30 Temmuz 2017 Pazar

Ordaydım... Mexiko Cancun sahiller...

Ordaydım...

Mexiko Cancun sahilleri...

Dünyadan bir cennet göster deseler kesin Cancun u gösterirdim. O muhteşem azur mavisi denizi ve palmiyeleriyle ömrünüze ömür kataçak dünya üzerindeki cennet. Ve tabiki karibik denizinde yüzmenin keyfini çıkarmak..

Canncun da otelimize yerleştikten sonra sabahları erken saatte kalkıp eski Maya tapınaklarını geziyor ve akşama doğru hemen kendimi Hotel Zone dedikleri bölgeye atıyorum...


Bulunduğumuz otel den 2 numaralı otobüs ile Hotel Zone ye gidiyor ve hemen kendimi azur mavisi denize atıyorum. Her ülkeden insanların olduğu bu muhteşem sahil lux hotellerle kaplı olmasına rağmen halka açık. 


Tabiki çoğunluğu Amerika lı turistler oluşturuyor. Çoğu gençler, çünki Amerika da 18 yaşından küçüklere alkohol verilmediğinden gençler tatilleri için özellikle okul sonu 
Spring Break 
Mexiko Cancunda kutlanıyor. Çünki 16 yaşındakilere de alkollu içecekler veriliyor. 


Bu muhteşem denizin keyfini doyasıya çıkarmak lazım. 
Sahil güvenlik devamlı iş başında. Kimi zaman büyük dalgalar arasında açılanları uyarmak onların görevleri. 

Cancun birçok maya şehirlerine yakın olduğundan günü birlik seyhatler gerçekleştirmek çok güzel. 

Ben şahsen sabahalrı erken saate tapınan gezileri ve akşamları deniz sefası sürdürmekten yanayım. 

Hem tarihi yaşıyor hemde deniz keyfini bir arada çıkarıyorsunuz. 

Tabiki Tulum hariç. 


Mexiko daki Yucatan eyaletinde tek deniz kenarında olan tapınak Tulum oluyor. Onun için özelliği bambaşka. Tur ile gitmenizi tavsiye etmem, çünki turlar kısa bir süre ortamı gezdiriyorlar ve sonra geri dönüyorlar.

Şahsen kendi başıma, kendi imkanlarımla buraya gitmeyi tercih ettim. 
Cancundan otobüs ile Playa De Carmen e ve ordan tekrar bir minubüs ile Tulum a ulaştım.
Tulum tapınağından merdivenlerle sahile inme olanaığı var.
Tercih sizin okadar oralara gelmişken bir deniz sefası yapmalısınz.





Ordaydım.... Mexiko Uçuş....

Ordaydım...

Her blog ta söylediğim gibi gezmek istiyorsanız mutlaka yabancı diliniz olmalı. İllede İngilzce olsun diyorum. Çünki dünyanın neresine giderseniz gidin mutlaka İngilizce konuşan birisiyle karşılaşırsınız...












Amerika kıtasında İspanyolca da geçerli Ama illede İngilizce ve ardından Latin Amerika gibi ülkelerde İspanyolca da yeterli olur...

Mexika hevesi beni yıllar öncesinden esiri olarak almıştı. Maya ların yapıları çok ilgimi çekmişti. Ve sonra konu hakkında araştırmalar yaptım. Uçuş ve hotelleri araştırdım.

Kendi bütçeme göre birşeyler buldum ve hemen okeyledim...

München - Paris - Cancun arası uçuş 14 saat dediler benim için fark etmezdi..

Münchenden Paris e uçtum ve Pariste birkaç saat bekledikten sonra nonstop Cancun...

Bazı şirketler München Amerika da herhangi bir şehirden aktarmalı Cancun a ucuyor. Bu tür biletiniz varsa mutlaka Amerikaya giriş için ESTA almanız gerekiyor. Chek in yaparken size soruyorlar ve göstermeniz gerekiyor belgenizi.

Amerika ya ister transit ister tatil için gidin mutlaka Esta almanız gerekiyor. Gerçi çoğu ajantalar size bunu bildiriyorlar ve sizin için alıyorlar ama yinede biz söyleyelim. İnternet üzerinden aldığınız bir seyhatta birçok yazılar geliyor ve çoğu okunmuyor. Onun için mutlaka Esta alınız ve emin tarafta olunuz. Adres https://esta.cbp.dhs.gov/esta/  Kaydınızı yaptırdıktan sonra bir iki günde cevap geliyor. Bu çevabı yazıcınız ile yazdırın ve dosyalarınıza ekleyin..

Ve uçuşumuz yağmurlu bir gün Paris ten başlıyor...


Oldukca sakin bir uçuş yaşadık. Gök yüzüne bakıyorsun mavi, aşağı bakıyorsun mas mavi resmen mavi bir dünya nın içinde olduğunuzu görüyorsunuz. Fransız havayolları nın servisi çok güzel yiyecekler içecekler sınırsız, hostesler çok iyiler.


Ve ister istemez düşünüyorsunuz, yıllar önce insanlar gemilerle bu yolları aylarça süren deniz yolculuğuyla yapıyorlardı. O denizin kimi zaman sakin kimi zaman fırtınalı halinde yaşam mücadelesi vererek yeni dünya ya ulaşıyorlardı. 

Ve 14 saat gibi bir zaman diliminden sonra 
Mexiko Cancun havalimanına vardık...



Havalimanında hoteli görevlileri karşıladılar ve araç ile hotelimize gittik. 


Cancun harika bir şehir çok güzel bir yer. Yemyeşil her taraf ağaçlarla dolu, yeşillik yakışıyor bu ülkeye. Zaten Yucatan bölgesi Mexika nın en gözde 
yerlerinden.

Dünyanın öteki uçunda oluduğumu düşününce bir hoş oluyor insan. 


Dünya nın en güzel sahillerinden sonra tabiki asıl Mexika ya gelişimiz Maya tapınakları. Ve hemen hazırlıklarımı tamamlayıp kendimi Cancun otobüs durağına attım. Oradan dolmuş ile Maya kültürünü keşfe doğru ilerledim...

ve 





28 Temmuz 2017 Cuma

Ordaydım.....Bangkok - Kuala Lumpur....

Ordaydım....


Kuala Lumpur...















Bangkok tatilimin sadece bir gününü Malezya daki Petronas İkiz kulelerini görmek için ayırmıştım.

Belirtmiş olduğum gibi ve özellikle asya da seyhat etmeyi sevenlere tavsiye ettiğim gibi  Bangkok benim için Asya daki diğer önemli noktalara uçmak için sıçrama noktası....



Air Asia hava yollarıyla Bangkok un Don Muahang hava alaınından Kuala Lumpur a 1 saatlik uçuş ile ulaştık. Uçuşumuz hiç hoş geçmedi birçok hava boşlukları birçok turbulentler ve heyecan dolu dakikalar ile Kuala Lumpur hava limanına vardık. Resimde görüldüğü gibi Bangkok tan Malaysia yazısının altındaki mavi nokta Kuala Lumpur hava limanı...


Uçuş esnasında birazda olsa uçağın penceresinden baktığımda her yerin yemyeşil olduğunu gördüm. Harika bir görünüm vardı. Ve hava limanının etrafıda çok yeşildi. Gök yüzü bulutlarka kaplı ha yağdı ha yağacak gibiydi. Pasaport kontrolunden geçtikten sonra informationdan bilgi edindim.

Bu arada Malezya hava limanında Avustralya dan gelen bir yolcu ile arkadaşlık kurduk ve bol bol sohbet ettik. Kendisi Kuala Lumpur dan  aktarmalı ana vatanı Londra ya uçuyormuş. 

Malezya lıların hava limanında çok güzel organizasyonları var. Taxi ofisine gidiyorsunu nereye gideçeğinizi söylüyorsunuz ve onlar size üçretini söylüyorlar, ödemeyi yapıyorsunuz ve hemen sırada bekleyen taxiye biniyorsunuz. 
Gideceğiniz yere sizi götürüyorlar. Taxi şöförüyle herhangi bir pazarlık falan yapmıyorsunu. Fiyatlar sabit kazıklanma gibi bir durum söz konusu değil. 


Kuala Lumpur hava limanı şehirden epey uzakta. Yaklaşık 60 kilometro kadar uzakmış. Otobandan gidiyorsunuz ve trafik çok yok. Otobanın her iki tarafıda muz ağaçlarıyla, palmiyelerle kaplı. Gözünüzün alabildiğinçe yeşillik. Muhteşem bir görnüm var. 

Benim gibi Tan soy ismini taşıyan taxi şöförüyle neredeyse akraba çıkacaktık. Yol boyu bol bol sohbet ettik. Kendisinin Çin den geldiğini ve Malezya da çalıştığını anlattı. 


Her büyük kent te olduğu gibi Kuala Lumpur şehir trafiğide oldukça kalabalık. Uzaktan olsada Patronas ikiz kuleleri görmek beni heyecanlandırdı. Şöför ile sohbeti kesip kuleleri izlemeye başladım. Trafik bir ilerliyor bir duruyordu. 

Kulelere iyice yaklaştığımızda şöför beni yol kenarında bırak. Ve ben heyecan dolu adımlarla dev binaya doğru ilerledim. Muhteşem bir görünümü var. 


Kulelere yaklaştıkça sanki kalp atışlarım dahada hızlanıyor ve heyecanım tavan yapıyor. Edindiğim bilgilere göre  Petronas İkis Kuleleri dünyanın en yüksek yapılarından birisi olarak geçiyor. 1994 yılından 2003 yılına kadar 452 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek gökdelenleriymiş. 2003 yılında Taywan ın başkenti Taipei şehrinde ki Taipei 101 birinçiliği alıyor. 


Dehşet bir yapı. Önünde durup gökyüzüne bakarçasına başınızı arkaya doğru eğmek zorunda kalıyorsunu. Ve bu muhteşem gökdelenin ikiz oluşu ayrı bir özellik taşıyor. 
En çarpıçı özelliği ise kulelerin 41. kattaki birbirine bağlı köprü oluşturuyor. 


Dünyanın en yüksek ikiz kuleleri olma özelliğini taşıyan 88 katlı bina dünyaca ünlü Arjantin li mimar Cesar Pelli tarafından İslami esintilerle süslenmiş. 



Binanın yapımıda oldukça ilginç geçmiş . 2 farklı inşaat şirketine ihale edilen gökdelen, bu 2 şirket arasındaki rekabete de sahne olmuş. Tower 1 binasını yapan Hazama Corporation’dan 1 ay sonra çalışmaya başlayan ve inşa sırasında 25 mm dikey kayma sorunu yaşamasına rağmen, Tower 2 binasını yapan Samsung Constructions yarışmayı kazanmış.


170 metre yükseklikte yer alan ve 41 ve 42 katlar arasında 58.4 metre uzayarak iki kuleyi birbirine bağlayan Skybridge, Koreli firma Samsung tarafından inşa edilmiş. Çift katlı ve 750 ton ağırlığındaki köprü, her gün 09:00-19:00 arası ziyaretlere açık tutuluyor.  Bu köprü de aynı zamanda, dünyanın en yüksekteki çift katlı köprüsü olma unvanına sahip. Her kule 29 çift katlı yüksek hızlı asansörler, 6 ağır hizmet asansörleri ve 4 yönetici asansör ile servis edilir.
Yerli halk bu bağlantıya zırat köprüsü diyorlarmış. 
Bana çok ilginç geldi,

İkiz kulelerin altında dev bir alış veriş merkezi var. Suria KLCC dünyanın en ünlü alışveriş merkezlerinden biri olarak geçiyor. İçeride göz kamaştıran dünya markalarının dükkanları yer alıyor. Hemen göze çarpan markalar zaten belli. Gucci, Armani, Chanel, Versace, vs. 

Alışveriş meraklısı olmadığımdan ve kuleler için geldiğimden hemen bilet satış noktasına gittim. Kuleye çıkmak için sıra bekleyen Hintliler, kara peceler içindeki Arablar, Afro-Amerikalılar ve Avrupalıların arasına katıldım. 
Bizi grup halinda müslüman olduğu kapalı kıyafetlerinden belli olan bir bayan tanıtıp odasına aldı. İlginç bir tanıtım helogen filmi hem bina hakkında bilgileri görsel olarak verirken güvenliğide anlattı. Tabi hepsi inglizce olarak anlatılıyordu. Hep beraber karanlık koridorlardan geçerek asansöre bindik. Rakamların hızla 41. kata gelişyle durması bir oldu. 


Bize rehberlik eden bayan asansörden çıktıktan sonra yine bilgiler verdi. A blok ta olduğumuzu ve burada belirli bir süre kaldıktan sora köprü ile B bloğa geçeceğimiz, oradan asansör ile ineçeğimizi söyledi. Böylelikle her iki kuleyide gezmiş, görmüş olacaktık. 

A blok un gözlem yerinden dev camlardan dışarısı görünüyor ve en önemlisi karşı kulenin dehşet duruşu izleniliniyordu. Aşağıya bakıldığında diğer gökdelenler ve şehirin muhteşem görünüşü göz kamaştırıyordu. 




Harika görüntüler adeta insanı büyülüyor. Hava yağmurlu olmasına rağmen muhteşem görünüm ile kendi kendinize ''iyiki buraya gelmişim'' diyorsunuz 

Rehber eşliğinde köprüde bol bol resim çekilenlerle beraber diğer kuleye geçiyorsunuz. Oradaki asansör ile kısa bir sürede aşağı iniliniyor. 

Alışveriş merkezinde tabiki hatıra olaçak kulelerin küçük maketlerini alabilirsiniz.  Evinizin bir köşesine koyarak ona baktığınızda Kuala Lumpur u hatırlarsınız. 

Binanın önündeki koçaman parkta gezenler, sohbet edenler ve bol bol hatıra fotorafı çektirenlerle karşılaşırsınız. Kimileri dev yapıtı kamaralarına sığdırmak için kendilerini yerlere atarken kimileri uzaklara giderek resim çekerler. Selfilerinde adeta yaıştığı bir yer burası sanki. 


İkiz kulelerin hemen karşısındaki diğer gökdelenler okadarda önemli gözükmesede resimlerde yerlerini alıyorlar. Özellikle su parkı ve fışkıyeler binalara hoş bir görünüm sağlıyorlar. 

Malezya nın göbeği olan Kuala Lumpur şehri ve dünyaca ünlü Petronas Twin Towers mutlaka ama mutlaka görülmeli. Asya ya giderseniz uğramanız gereken en önemli noktalardan biri. 

Yemek sorunuda yok, çünki ülke müslüman bir ülke. Gönül rahatlığıyla her şeyi yiyebilrisiniz. Tabiki başka dinlere mensuplarda var, onlar zaten kendilerini belli ediyorlar.Budistler ve Hindular kendi restorantlarındaki Buda yada kendilerine has tapınaklarıyla görünüyorlar. 

Kuala Lumpur da fazla kalamdığımdan fazla gezme imkanım olmadı. Tekrar Air Asia uçağımla Bangkok a geri döndüm. 

Facebook taki albümü görebilirsiniz...




Diper Resimleri Görmek için tıklayın: 



25 Temmuz 2017 Salı

Ordaydım..... Tayland ve Kambotçya seyhatim....(uçuş)



Ordaydım...

Seyhat etmek isteyenlerin mutlaka yabancı dili olmasını şiddetle öneriyoruz. İNGİLİZCE şart.

Türkiye de yada Avrupa nın hangi ülkesinde yaşarsanız yaşayın mutlaka yabancı dil ingilizce bilmeniz gerekiyor. Gerçi Amerika kıtasına gitmek isteyenlerin İspanyol ca bilmeleri yeterli ama yinede ingilizce şart.

Fransızca, Almanca, İtalyanca da olabilir ama illede ingilizce...

Öncelikle gitmek istediğiniz yeri belirledikten sonra oraya yakın olan bir başka yerede mutlak uğramayı planlayın. Böylelikle seyhatinizi daha çok verimli kılarsınız.

Diyelimki Asya da tercihiniz Bangkok ise oraya yakın olan birçok yerler var ve Avrupa ya nazaran uçak biletleri daha ucuza Asia Airlines vs. ile ucabilirsiniz.

Mesela Bangkok ta birkaç gün içinde önemli görülmeye değer yerleri gördükten sonra  Malaysia /Kuala Lumpur  (patronas ikis kuleler) veyahut Kambotçya/Siem Reap (angor wat tapınakları) yada Vietnam/Ho Chi Min..(eski adı Saigon) .

TAYLAND VE KAMBOTÇYA....

Tabiki önce Kambotçya...

Angelina  Jolie nın Tom Raider filmininevirdiği yer 
Tomb Prohm tapınağı (Kambotçya) 

Bayon
gülen yüzler tapınağı (Kambotçya)


Topla Sap Lake 
Gölü (Kambotçya) 

Angor Wat 
Dünyaca ünlü tapınak


Kambotçya ya gitmek için aylar önce planlar yaptık ve kendimi hazırladık.

Özellikle Kambotçya da görmek istediğimiz yer tabiki dünyaca ünlü Angor Wat tapınağıydı.
Sadece Angor Wat değil onun gibi iki büyük tapınak Bayon ve TombProhm tapınaklarını da görmek istiyorduk.

Ayrıca Kambotçya nın can damarı olan Tompla Lake gölü ve göl kenarındaki yaşayan halkı da ziyaret etmek istiyorduk. Oradaki evler yüksek kazıklar üzerine yapılmış, yağmurlar geldiğinde evler adeta su üstünde yüzüyor gibi oluyordu. Mozon yağmurları bittiğinde evler adeta yüksek apartman gibi görünüyorlar.

HAZIRLIK


Birçok uçak şirketlerini araştırdım. Ya tam direkt Almanya dan aktarmalı Siem Reap uçacaktık yada Bangkok ta birkaç gün kalıp oradan Siem Reap a uçabilirdik.

Çin üzerinden Kambotçya ya ulaşmak için Cin vize istiyordu. Transit vize bilene aylar önce alınması gerekiyordu. Cinliler birçok belgeler istiyor, kazanç belgesi, çalıştığın yerin belgesi vs...

Onunla uğraşmak zor ve çok zaman alıyor. Ayrıca yazışmalar falan bayağı zor oluyor.


Bangkok üzeri daha güzel olur diye düşündük. Hem arkadaşım da Bangkok un önemli yerlerini görmüş olurdu. Birkaç gün sonra Siem Reap a ucabilirdik.

Güzel bir tatil geçirmek ve en önemlisi görmek istediğim yerleri görmek benim için çok önemliydi.

Ve sonun da herşeyi hazırladık.

Stuttgart - Paris - Bangkok

Stuttgart hava alanında otomobilimizi on günlüğüne park evine bıraktık ve park görevlileri bizi havaalanına götürdüler.

Stuttgart tan Paris e kısa bir sürede uçarak ulaştık. Bir kaç saat bekledikten sonra Paristen 11 saat süren uçuş yolculuğuyla Bangkok a vardık.

Uçuşumuz çok güzel geçti. Ekranda filmler izledik 2 defa yemek servisi oldu. İçecek ve aparatif yiyeceklerde harikaydı. Uçakta dondurma bilene ikram ettiler.




Uçağın mutfağı sanki açık büfe gibiydi. Arzu eden gidip oradan içecek yada atıştırmalık birşeyler alabiliyordu. Kimi derin uykuya dalmış uyurken kimileri kendi aralarında sohbet ediyor, kimileride kitaplarını okuyorlardı.

Bangkok Suvarnabhumi hava alanına indikten sonra dünyanın her yerinden gelen insanlarla pasaport kontrollünden geçtik. Alman vatandaşı olduğumuz için vise gib bir sorunumuz yoktu. İnternasyonal havaalanı 24 saat açık olduğundan dünyanın her yerinden ucaklar geliyor ve gidiyorlardı. Onlarca yolcu Asya dan Avrupaya yada Amerika kıtasından Bangkok a ulaşıyor yada terk ediyordu.

Alanda para bosturma ''Excange'' bürolarının birinde 50 euro bozdurduk. Yaklaşık 1 euro 4 Baht yapıyor. Tayland parası Baht olarak geçiyor...

İnformasyon da gidecegimiz hotelin adresini göstererek bize hangi tren yada otobüs ile gideceğimizin tarifini şehir haritası ile beraber verdiler.

Havaalanında ki tren istasyonu bizi şehrin merkezine kadar götürüyor ve ordan gideceğimiz ''Khaosan'' a otobüs ile gideceğiz.

İlk Bangkok a geldiğim de yine aynı semt e gitmek için bayan taxi şöförü 12 Baht istemişti ve biz 800 Baht a anlaşmıştık. Açıkcası çok yüksek miktar istemişti.

Oysa şimdi tren ve otobüs ile aynı yere sadece3 100 Baht a gidiyoruz....

Tayland da mutlaka taxi şöförleriyle pazarlık yapmalısınız. Çoğu taxi şöförleri taximetereyi açmıyorlar kafadan bir rakam söylüyorlar.

Sadece taxi değil sabit fiyat olmayan her herde pazarlarda, seyyar satıçılarda vs. pazarlık mutlaka yapınız, Söyledikleri fiyat ın yarısını söyleyin, orta yolu bulursunuz...

Ordaydım Hindistan

Ordaydım... Bu seferki yolumuz Hindistan. Çok göremek isteğim bir ülke değil aslında ama o Taj Mahal ı illede görmek istiyordum. Bu sefer ...